db

“Cümlenin sonu yok. Lakin kelâmın da hükmü yok.
Havva yoruldu. Yorgunlugun sonu suskunluktu. Sustu.
Hiçbir şey çözülmedi. İyice dolandı. Birbirine eklendi. Üst üste bindi. Kördüğümle düğümlendi.
Pervanelerin kanatları yandı, yolculuk zamanı geldi çattı.
Kapattı kapısını Adem. Salının yelkenini bağladı. Ummanlara açıldı.
Ama karar kılmadı yolculukta, Havva’yı duymadan, Havva’yı bulmadan duramazdı.
Güveni hiç sarsılmadı. Aşkın ipi hiç kopmadı. Başka türlü yol alamazdı.
An geldi. Yakıcı sıcaklar dinmiş, sular serinlemişti. Adem ile Havva ilk kez iki dünyanın birleştiği yerde bir araya geldi.
Giden Adem‘di. Ama Havva geldi. Gelen Havva değil, yitirilmiş cennetti.
Adem, Havva ile yüz yüze geldi. Dünya, nihayet “cennet gibi” degil, ilk kez cennetti.
Her şey Havva’ya hatırasınca önemliydi Adem’in. Zaten Havva da her şeydi şimdi.
Benim ya ben, dedi Havva. Baştan başa sen’im.
Yaratılış ânı kadar berrak. Bağışlanma anı kadar inandırıcıydı. Karardı gözleri dahasını görmedi.”

                                                                    /n. bekiroğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder